Frost & Sullivan’ın araştırmasına göre kadınlarda kanser nedeniyle ölümde ikinci sırada bulunan meme kanserinin tedavisine yönelik çalışmalarda önemli mesafeler alınıyor. Meme kanserinin tedavisi için piyasada yaklaşık 27 ilaç olmasına rağmen halen hastaların tedavi ihtiyaçları tam olarak karşılanmıyor. ABD’de halihazırda meme kanseri tedavisine yönelik 55 ilaç geliştirilme aşamasında bulunuyor. Önümüzdeki yıllarda ise bu sayının daha da artması bekleniyor.
Frost & Sullivan, Türkiye sağlık sektörünü de yakından ilgilendiren meme kanserine yönelik ilaç tedavisi yöntemlerinde yaşanan yeni gelişmeleri mercek altına aldı. Frost & Sullivan’ın “ABD’de Meme Kanseri İlaçlarında Ürün ve Çalışma Analizi” başlıklı yeni araştırması, piyasada bulunan ve piyasaya çıkmayı bekleyen tüm ilaçlara yönelik bir çalışma niteliğinde. Araştırmaya göre, ABD’de 2012-2017 yılları arasında meme kanserinin tedavisine yönelik 24 yeni ilacın satışa sunucağı belirtildi.
Yeni ilaçlar yolda
ABD’de meme kanseri ilaç pazarı, hormon tedavisi, hedef terapi, kemoterapi ve geliştirilme aşamasında bulunan yenilikçi ilaçlar gibi diğer terapi ürünleri olmak üzere dört bölüme ayrılıyor. Meme kanseri vakalarının yaklaşık yüzde 70’i hormon terapiyle tedavi edilmesine karşın, meme kanserinin tedavisine yönelik piyasada sadece kabaca yedi hormon terapisi bulunuyor. Frost & Sullivan Yaşam Bilimleri Global Program Müdürü Jennifer Brice, mevcut durum hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor: “Piyasada bulunan ilaçlara rağmen ABD pazarında meme kanserinin tedavisine duyulan ihtiyaç yeterince karşılanamıyor. Örneğin, epidermal büyüme faktör reseptörü 2 (HER2) ekspresyonu düşük olan hastalarda meme kanserinin tedavisi için onaylanan antikor bazlı terapi bulunmuyor. Yanı sıra, piyasada hastalıksız süreci devam ettirmeye yönelik HER2-hedefli adjuvan terapi seçenekleri de görülmüyor”
Frost & Sullivan, piyasaya çıkması beklenen bir sonraki ilacın Eli Lilly’nin anti-vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) monoklonal antikoru (MAb) olan IMC-1121B olduğunu belirtiyor. Bu ilaç, belirli kanser hücrelerini tespit edip, normal hücrelere zarar vermeksizin kanserli hücrelere saldıran bir hedef terapi olma özelliği taşıyor. VEGF’in beraberindeki diğer tek hedef terapi ise HER2 pozitif tedavilerden oluşuyor.
Güvenlik koşullarının sağlanması gerekiyor
İlaç üreticileri, uyguladıkları meme kanseri terapilerinin güvenlik ve ruhsatlandırma koşullarını sağlamak zorundalar. Örneğin bevacizumab etken maddeli bir ilaç, ilerlemiş meme kanseri vakalarının tedavisinde güvenlik risklerinden ötürü piyasadan geri çekilmiş bulunuyor. Ayrıca meme kanserine yönelik hedef terapiler kalp krizi, kalp ritim bozuklukları, kalp fonksiyonlarında gerileme ve ciddi durumlarda ölümle sonuçlanabilen kalp sorunlarına neden olabiliyor. Güvenlikle ilgili endişelere rağmen tedavinin zorunlu bir fonksiyon olduğunu ifade eden Frost & Sullivan Yaşam Bilimleri Global Program Müdürü Jennifer Brice, bu mühim konunun özellikle meme kanseri tanısı konmuş hastaların bu hastalığı yenerek hayatta kalabilmeleri açısından büyük önem taşıdığının altını çiziyor. (Kaynak: Medikal Akademi)