Karaciğerde kansere çok sık rastlanmaktadır. Karaciğerin kendi kanseri olabileceği gibi dışardan başka bir kanserin karaciğere yayılımına bağlı da kanserli doku görülebilmektedir. Karaciğerin kendi kanseriyle başka bir kanserin karaciğere sıçraması sonucu ortaya çıkan metastatik kanserin tedavileri çok farklıdır. Bu yazıda hepatosellüler karsinom adı verilen karaciğerin kendi kanserinden bu yazıda bahsedilmektedir.
Nedenleri ve risk faktörleri
- Hepatit B ve Hepatit C virüslerine bağlı enfeksiyon: En sık sebeplerdendir. Mutlaka Hepatit B virüsüne karşı kişilerin aşılanması gerekmektedir. HBV aşısı kansere karşı koruyucudur.
- Alkol tüketimi
- Siroz: Karaciğer kanseri siroz zemininde gelişebileceği gibi karaciğerde siroz gelişmeden de ortaya çıkabilmektedir.
- Karaciğer yağlanması: Karaciğer yağlanması toplumda çok sık görülmektedir. Eğer karaciğer yağlanması karaciğer dokusunda harabiyete sebep olmuşsa ve sürekli karaciğer dokusunda iltihabi bir tabloyu yaratmışsa kansere de sebep olabilmektedir.
- Aflatoksin: Kansere neden olan bu maddeler; fıstık, buğday, soya, yer fıstığı, mısır ve pirince bulaşan mantar hastalığı tarafından üretilir. Bu tür besinlerin sıcak ve nemli ortamlarda saklanması, mantarın gelişmesine imkan sağlar. Bu duruma dünyanın hemen her yerinde rastlanabilir ancak, genellikle tropik ve daha sıcak ülkelerde rastlanma olasılığı daha fazladır. Gelişmiş ülkelerde, test yoluyla aflatoksin miktarı ölçülmektedir.
- Kalıtsal hastalıkları (glikojen depo hastalıkları, porfiri, tirozinemi, alfa 1 antitripsin eksikliği gibi)
Her kanserin farklı risk faktörleri vardır. Bu risk faktörlerinin birinde olması demek o kişinin kesin bahsedilen kansere yakalanacağı anlamına gelmemektedir. Risk faktörleri olmadan da kanser hastalığına yakalanan hastaların da bulunduğu unutulmamalıdır. Risk faktörleri olan kişilerin kanser açısından farkındalığı artmalı ve doktor kontrollerini daha iyi bir şekilde yaptırmalıdır.
Belirtileri
- Karın ağrısı
- Sarılık (ciltte ve gözlerde sararma)
- Kaşıntı
- Karnın sağ tarafında şişkinlik olması (büyümüş bir karaciğere bağlı)
- Halsizlik, kilo kaybı
- Mide bulantısı veya kusma
- Ateş yüksekliği
Tanısı
Karaciğer kanserinin tanısı tesadüf çekilen bir filmde görülen kitle sonucunda şüphe edilebileceği gibi yukarda bahsedilen şikayetleri olan kişilerde çekilen filmler sonucunda da tespit edilebilir.
Hepatit B ve Hepatit C virüsü taşıyan kişilerin mutlaka 6 ayda bir Gastroenteroloji doktoruna başvurmalı ve gerekli kontrollerini yaptırmalıdır.
Karaciğerde bir kitleden şüphe edildiğinde karın ultrasonu, bilgisayarlı tomografisi veya manyetik rezonans görüntülemesi (MR) istenmektedir. Ultrason ve MR ile karaciğerdeki kitle hakkında yorum yapılabilmektedir.
Karaciğerin kendi kanseri olan hepatosellüler kanser tanısında ve takibinde de alfafetoprotein (AFP) adı verilen kan testi yapılmaktadır. Bu testin yüksek olması da karaciğer kanserini desteklemektedir. Unutulmamalıdır ki AFP düzeyi kanser dışında karaciğerin başka hastalıklarında, karaciğer dışı bazı hastalıklarda da yüksek bulunabilir. AFP yüksekliği direk kanser denilmesini sağlayamaz.
Filmler ve AFP düzeyiyle karaciğer kanser tanısı konulabilir. Bu testlerle tam tanınamadığında, şüpheli durumlarda ise karaciğerde görünen kitleden biyopsi alınabilmektedir.
Tedavisi
Kanser tanısı konulan hastada öncelikle hastalığın evrelemesi yapılmalıdır, yani hastalığın vücuttaki yaygınlık derecesi belirlenmelidir. Çekilen filmlerle hastalığın yaygınlığı ortaya konulmakta ve sonrasında tedavi planlanmaktadır. Tedavi planı yapılırken hastanın kan tahlilleri, hastanın yaşı, ek hastalıkları ve muayenesinde saptanan bulguları göz önünde bulundurulur. Unutulmaması gereken nokta, kanser tedavisi kişiye özgüdür, herkesin tedavisi aynı değildir.
Karaciğer kanseri (hepatosellüler kanser)’nin genel tedavi yaklaşımları karaciğer nakli, ameliyat ile hastalıklı bölgenin ameliyat ile çıkartılması, bölgesel (lokal ablasyon veya embolizasyon) tedaviler ve hedefe yönelik ilaçlarla yapılan tedaviler yer almaktadır.
Karaciğer kanseri erken safhada yakalanırsa ameliyat ile hastalıklı bölge çıkartılabilir veya karaciğer nakli uygulanabilir. Her hasta ameliyat ve karaciğer nakli açısından değerlendirilmelidir. En iyi tedavi yöntemlerindendir.
Ameliyatın uygun olmadığı durumlarda bölgesel tedavi dediğimiz lokal ablasyon veya embolizasyon tedavileri uygulanabilir. Ablasyon, karaciğer tümörünü ameliyat ile almadan yok etme işlemidir. Bu işlem, az sayıda küçük tümörleri olan ve cerrahi müdahaleye elverişli olmayan hastalarda uygulanmaktadır. Ablasyonun birçok tekniği bulunmaktadır, bu tekniklerden hangisi hastaya uygun olduğunu Girişimsel Radyoloji bölümü belirlemektedir. Hastaya, hastalığın yaygınlığına ve büyüklüğüne göre teknik seçimi yapılmaktadır.
Embolizasyon da tümörün ameliyat ile alınamadığı durumlarda tercih edilen bir tedavidir. Karaciğerdeki kanser hücrelerine kan dolaşımını azaltmak veya bloke etmek için özel maddeler enjekte etme işlemidir. Genellikle ablasyon için uygun olmayan büyük tümörlerde tercih edilir.
Karaciğerin kendi kanseri olan hepatosellüler kanserin tedavisinde kemoterapi verilebilir, ama genellikle kemoterapiye dirençli tümörlerdir. Bu sebeple daha çok ağızdan kullanılan akıllı ilaçlar (hedefe yönelik tedaviler) tercih edilir. Kemoterapiden daha etkili, yan etkisi farklı ve az ilaçlardır. İlerlemiş hastalığı olan kişilerde sorafenib, regorafenib gibi akıllı ilaçları kullanmaktayız.
Sağlıklı günler dilerim
Doç.Dr.Erdinç Nayır
Karaciğer Kanseri (Hepatosellüler kanser) Tedavisinde Yeni Gelişmeleri Takip Etmek İçin Tıklayınız…