Mide, yemek borusu ile on iki parmak bağırsak arasında yer alan sindirim sisteminin önemli organlarından biridir. Midenin her noktasında kanserli doku ile karşılaşılabilmektedir. Mide kanseri, ülkemizde hem erkeklerde hem de kadınlarda sık görülen kanserlerdendir.
Nedenleri ve risk faktörleri
- Cinsiyet: Erkeklerde daha fazla görülmektedir.
- Yaş: Yaş önemli risk faktörlerindendir. Genellikle ileri yaşta ortaya çıkmaktadır. 50 yaşından sonra özellikle risk artar.
- Sigara ve alkol tüketimi
- Beslenme ile ilgili nedenler: Tuzlu ve tütsülenmiş yiyecekler, yüksek tuz tüketimi, vitamin A ve C düşük tüketimi
- Buzdolabinin az kullanımı, kötü hijyenik su tüketimi
- Helikobakter pylori: Midede yerleşen ve toplumda çok sık saptanan bu bakteri mide kanseri gelişim riskini artırmaktadır. Bu bakteriye bağlı uzun süren bir enfeksiyon, mide içerisinde kanser öncesi bazı değişikliklere sonrasında da kansere sebep olmaktadır.
- Ebstain Barr virüsü
- Aile öyküsü: Ailede mide kanser varlığı, kişide mide kanseri gelişme riskini artırmaktadır.
- Kan grubu: A kan grubu olan kişilerde mide kanseri gelişme riski daha yüksektir.
- Kalıtsal hastalıklar (herediter non-polipozis kolorektal kanser sendromu, familyal adenomatöz polipozis, Li-Fraumeni sendromu, BRCA mutasyonu)
- Mide ameliyatı öyküsü: Daha önce herhangi bir sebeple midesinin bir kısmı alınmış kişilerde ameliyat bölgesinde kanser gelişebilmektedir.
- Lastik ve kömür işçileri, radyasyon maruziyeti, yüksek ısıda çalışmak
Her kanserin farklı risk faktörleri vardır. Bu risk faktörlerinin birinde olması demek o kişinin kesin bahsedilen kansere yakalanacağı anlamına gelmemektedir. Risk faktörleri olmadan da kanser hastalığına yakalanan hastaların da bulunduğu unutulmamalıdır. Risk faktörleri olan kişilerin kanser açısından farkındalığı artmalı ve doktor kontrollerini daha iyi bir şekilde yaptırmalıdır.
Belirtileri
- Karın ağrısı
- Bulantı – kusma
- Kilo kaybı, iştahsızlık
- Yutma güçlüğü
- Erken doyma hissi
- Kanama (midedeki kitle sindirim sistemi kanamasına neden olabilir)
Tanısı
Mide şikayetleri bulunan, yukarda bahsedilen belirtileri olan bir kişide mide kanserini teşhis edebilmek için mutlaka endoskopi ile mide içerisine bakılması gerekmektedir. Mide içerisinde eğer bir kitle saptanırsa ondan biyopsi alınmakta ve bu şekilde tanı konulmaktadır.
Midede kitle varlığı tespit edildiğinde bu kitlenin yayılımını saptamak için bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, PET (pozitron emisyon tomografisi) gibi görüntüleme tetkikleri istenmektedir.
Mide kanserinde bazı laboratuvar testlerine de bakılmaktadır. Özellikle demir eksikliğine bağlı kansızlık tablosu görülebilir. Bu sebeple rutinle kan sayımına (hemogram) ve biyokimya testlerine bakılmaktadır.
Tedavisi
Kanser tanısı konulan hastada öncelikle hastalığın evrelemesi yapılmalıdır, yani hastalığın vücuttaki yaygınlık derecesi belirlenmelidir. Çekilen filmlerle hastalığın yaygınlığı ortaya konulmakta ve sonrasında tedavi planlanmaktadır. Tedavi planı yapılırken hastanın kan tahlilleri, hastanın yaşı, ek hastalıkları ve muayenesinde saptanan bulguları göz önünde bulundurulur. Unutulmaması gereken nokta, kanser tedavisi kişiye özgüdür, herkesin tedavisi aynı değildir.
Mide kanserinin tedavisinde temel üç tedavi şekli vardır. Bunlar ameliyat (cerrahi), ilaç tedavisi (kemoterapi, hedefe yönelik akıllı ilaçlar ve immünoterapi) ve radyoterapi (ışın tedavisi)’dir.
Kitle ne kadar erken saptanırsa ameliyatta o kadar başarılı olmaktadır. Ameliyat ile midenin hepsi veya bir kısmı çıkartılmakta ve midenin etrafındaki lenf bezleri de alınmaktadır. Hastalık biraz ilerlemiş durumdaysa, özellikle mide etrafındaki lenf bezlerinin de tutulduğu düşünülüyorsa ameliyat öncesinde hastalığı küçültmek için öncesinde kemoterapi verilmektedir.
Mide kanserinin ilaç tedavisinde sıklıkla kemoterapi kullanılmaktadır. Kemoterapi, ameliyat öncesi ve/veya ameliyat sonrası uygulanabilmektedir. Bazı hastalarda kemoterapinin bir kısmı ameliyat öncesi verilmekte, ameliyat sonrası da kalan kemoterapiye devam edilmektedir. Öncesinde ameliyat olmuş hastalarda ise tekrarlama riskini azaltmak için kemoterapi ameliyat sonrasında uygulanmaktadır.
Vücuda yayılmış safhada olan hastalarda ise trastuzumab, ramuricumab adı verilen akıllı ilaçlar veya immünoterapi uygulanabilmektedir. Eğer biyopsi ile alınan parçada veya ameliyat ile çıkartılan kitlede HER2 adı verilen reseptör pozitifse o zaman trastuzumab (Herceptin) adı verilen hedefe yönelik tedavi uygulanabilmektedir. Kemoterapi ile birlikte bu ilaç verildiğinde hastalığı kontrol altına alma başarısı artmaktadır.
Radyoterapi (ışın tedavisi), mide kanserinde uygulanan tedavilerdendir. Her hastaya değil ama seçilmiş bazı hastalara (Cerrahi sonrasında hastalığı devam eden veya lenf bezlerinde hastalığın tutulumu olan gibi) uygulanabilmektedir.
Sağlıklı günler dilerim
Doç.Dr.Erdinç Nayır
Mide Kanseri Tedavisindeki En Son Gelişmeler İçin Tıklayınız