Pankreas, midenin arka kısmında yerleşen, hem sindirim için gerekli enzimleri hem de kan şekeri düzenlemesi gibi birçok fonksiyonda rol oynayan hormonları üreten bir organdır. Pankreasta iki tip kanser vardır. Biri pankreasta sindirim için salgıyı, enzimleri oluşturan yapıda ve yollarından kaynaklanan kanserdir. Buna ekzokrin pankreas kanseri adı verilmektedir. Bir diğeri de hormon üreten hücrelerden kaynaklanan kanserdir, buna da endokrin pankreas kanseri adı verilmektedir. Günlük pratiğimizde ise ekzokrin pankreas kanserini daha sık görmekteyiz. Bu yazımızda da bu alt tipe değinilmiştir.
Nedenleri ve risk faktörleri
- Tütün ve tütün ürünleri
- Aile öyküsü: Aile öyküsü olan kişilerde pankreas kanseri daha erken yaşta görülebilmektedir.
- Diyabet (şeker hastalığı)
- Meyve ve sebzeden yoksun, bol kalorili ve protein ağırlıklı beslenme
- Alkol tüketimi
- Obezite
- Kronik pankreatit: Uzun süren pankreas iltihabı kanser gelişme riskini artırmaktadır.
- Petrol ürünlerine ve kimyasal maddelere maruziyet
Her kanserin farklı risk faktörleri vardır. Bu risk faktörlerinin birinde olması demek o kişinin kesin bahsedilen kansere yakalanacağı anlamına gelmemektedir. Risk faktörleri olmadan da kanser hastalığına yakalanan hastaların da bulunduğu unutulmamalıdır. Risk faktörleri olan kişilerin kanser açısından farkındalığı artmalı ve doktor kontrollerini daha iyi bir şekilde yaptırmalıdır.
Belirtileri
- Sarılık: Gözün beyaz kısmında veya ciltte sarılık görülebilir.
- İştahsızlık ve istemsiz kilo kaybı
- Karın bölgesinde olan ağrı
- Halsizlik
- Bulantı, kusma
- Karında şişkinlik, ishal veya kabızlık
- Yeni ortaya çıkan şeker hastalığı
- Kaşıntı
- Dışkı renginde değişiklik (kil rengi)
Pankreas kanserli hastalar sıklıkla karşımıza karın ağrısı, sarılık ve kilo kaybı ile başvurmaktadır.
Tanısı
Karın ağrısı, sarılık ve kilo kaybı olan kişilerin mutlaka hekime başvurması gerekmektedir. Hekim tarafınca bazı kan testleri ve filmler istenmekte, tanıya bu şekilde ulaşılmaktadır.
Kanda direk kanseri gösteren bir değer yoktur, fakat kansere bağlı bazı değerlerde değişiklikler olabilmektedir. Pankreas kanserinde safra yolları etkilendiği için hastada sarılık görülür, bu sarılık ile birlikte laboratuvarda bilirubin, alkalen fosfataz (ALP), gama glutamiltransferaz (GGT) değerlerinde artış görülebilir.
Pankreas kanserinde iki tane kan da bakılan tümör belirteci vardır. Bunlardan biri CA 19.9, bir diğeri de CEA’dır. Bu iki belirteç pankreas kanserinde artabilmektedir. Unutulmamalıdır ki, bu iki kan testi normal sağlıklı bireylerde de yüksek çıkabilir, bu iki tetkikin yüksek olması demek direk kanseri göstermemektedir. Bu sebeple sağlıklı bir bireyde bakılması önerilmez. Bu iki test daha çok pankreas kanseri teşhisi konulmuş bir kişinin takibinde kullanılmaktadır.
Pankreasta kitleden şüphe edildiğinde o bölgeyi gösterecek bir takım filmler istenmektedir. Karın bölgesinin ultrasonu, manyetik rezonans görüntüleme (MR), bilgisayarlı tomografı (BT), pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi filmler hastalığın tanısında istenen tetkiklerdir. Bu filmlerde kitle görüntülendiğinde tanı için biyopsi örneği alınması gerekmektedir. Pankreas kanserinin tanısı biyopsi ile konulur.
Tedavisi
Kanser tanısı konulan hastada öncelikle hastalığın evrelemesi yapılmalıdır, yani hastalığın vücuttaki yaygınlık derecesi belirlenmelidir. Çekilen filmlerle hastalığın yaygınlığı ortaya konulmakta ve sonrasında tedavi planlanmaktadır. Tedavi planı yapılırken hastanın kan tahlilleri, hastanın yaşı, ek hastalıkları ve muayenesinde saptanan bulguları göz önünde bulundurulur. Unutulmaması gereken nokta, kanser tedavisi kişiye özgüdür, herkesin tedavisi aynı değildir.
Pankreas kanserinin tedavisinde genel olarak ameliyat, kemoterapi ve radyoterapi şeklinde ana tedavi yaklaşımları bulunmaktadır.
Pankreas kanseri teşhis edildiğinde tedaviye adımda en önemli nokta kitlenin ameliyatla çıkarılıp çıkarılamamasıdır. Öncelikle Genel Cerrahi ve Tıbbi Onkoloji’nin birlikte yapacağı konseyle buna karar verilmektedir. Eğer ameliyata uygunsa öncelikle ameliyat uygulanır, eğer küçültüldükten sonra ameliyata uygun olacaksa öncelikle kemoterapi verilir, kitle küçültülür, sonrasında ameliyata alınır. Bazı durumlarda da hastalığın ve hastanın durumuna göre hiç ameliyat şansı olamamaktadır, bu durumda tek başına kemoterapi veya kemoterapi ile birlikte radyoterapi (ışın tedavisi) verilebilmektedir.
Pankreas kanserinin tedavi yöntemlerinden biri de kemoterapidir. Kemoterapi, ağızdan veya damardan verilen ilaçlarla kanserli hücreyi yok etmeyi amaçlayan bir tedavidir. Daha önce de bahsedildiği gibi ameliyat öncesi ameliyatın daha başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için verilebilir. Ameliyat planlanamayan hastalarda verilebilir, ayrıca hastalığı tekrarlayan hastalara da uygulanabilmektedir.
Pankreas kanserinin tedavisinde radyoterapi de uygulanmaktadır. Yüksek enerjili X ışınları kullanılarak kanser hücrelerinin öldürülmesi amaçlanır. Radyoterapi tek başına veya kemoterapi ile birlikte ameliyat öncesi dönemde ameliyatı kolaylaştırabilmek için uygulanabildiği gibi ameliyat sonrası bölgesel kontrolü artırabilmek için de uygulanabilmektedir.
Sağlıklı günler dilerim
Doç.Dr.Erdinç Nayır