“Enfeksiyon hastalıkları Uzmanları, Dahili Tıp Bilimleri bölümü içerisinde yer alır ve çalışma objeleri enfeksiyon hastalığı olan hastadır” diyen Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) Genel Sekreteri Ceren Karahan, “Birbiriyle çok yakın ilişkili olan Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlığı ve Enfeksiyon hastalıkları Uzmanlığının yolları hasta veya laboratuar hizmeti veriyor olmaları hususunda ayrıdır, pratik uygulamada da ayrılması gereklidir” dedi.
Tıbbi veya Klinik Mikrobiyoloji bilim dalının, insanlarda enfeksiyon hastalıklarına neden olan mikropları ve bu mikropların hangi antibiyotiklerle veya ilaçlarla tedavi edilebileceğini belirlediğini dile getiren Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) Genel Sekreteri Doç. Dr. Ceren Karahan, mikroorganizmaların tanısının konulmasında uygulanan laboratuar testlerini yaptıklarını kaydetti.
Doç. Dr. Karahan, enfeksiyon hastalıklarının etkenini ve hangi ilaçlarla tedavi edilebileceğini belirleyerek kliniklerde hastayı takip eden doktorlara yol gösterdiklerine dikkat çekti.
Tıbbi Mikrobiyoloji, Enfeksiyon Hastalıkları İle Karıştırılıyor
Doç. Dr. Karahan, Tıbbi Mikrobiyolojinin en fazla karıştırıldığı tıp bölümünün Enfeksiyon Hastalıkları olduğunu belirterek şunları söyledi: “Tıpta, çalışılan obje, uzmanlık alanınızı belirler. Örnek vermek gerekirse, Göz Hastalıkları uzmanının çalışma objesi “göz”dür. Enfeksiyon hastalıkları Uzmanları, Dahili Tıp Bilimleri bölümü içerisinde yer alırlar ve çalışma objeleri enfeksiyon hastalığı olan hastadır.
Enfeksiyon Uzmanları Tanı için Test İster, Mikrobiyoloji Uzmanları Testleri Yapar
Enfeksiyon hastalıkları Uzmanları bu hastaların tanısı için gerekli muayeneleri yapıp, testleri isteyerek tanısını koyar ve tedavisini yapar. Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı ise, Temel Bilimlerde yer alır, çalışma objesi mikroorganizmalardır. Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanlarının görevi, laboratuara gönderilen klinik örneklerde hangi enfeksiyon etkeninin bulunduğunu belirlemek ve bu etkenin hangi antibiyotik veya ilaca duyarlı olduğunu ortaya koymak üzere gereken laboratuar testlerini yapmak, laboratuar sonuçlarını yorumlamak ve hastayı takip eden hekime bu bilgileri ileterek hastanın tanı ve tedavisine yol göstermektir.
Laboratuar Hizmetinin Doğru ve Uluslararası Standartlarda Olması, Enfeksiyon Tanısının Doğru Konması İçin Şarttır
Bir hasta örneğinden etkenin belirlenmesi ve duyarlı olduğu ilaçların tespiti yaklaşık 24-48 saat süren uzun ve titiz bir çalışma gerektirir. Örneğe ve bu örnekte bulunabilecek etkenlere göre uygun besleyici ortamlara hasta materyallerinin ekilmesi, bu etkenlerin üremesi için bu ekimlerin uygun şartlarda saklanması ve çoğalan mikroorganizmaların türünün belirlenmesi için uygun laboratuar testlerinin yapılması gereklidir. Üretimi takiben, isimlendirme için yapılan testlerle eş zamanlı olarak etken olarak düşünülen mikroorganizmanın antibiyotik duyarlılık testleri (antibiyogram) da yapılır. Hangilerine duyarlı/hangilerine dirençli olduğu belirlenir. Laboratuar hizmetinin doğru ve uluslararası standartlar doğrultusunda yürütülmesi, enfeksiyon etkeninin tanısının doğru konabilmesi için son derece önemlidir.
Bu İki Bilim Dalının Yolları Hasta veya Laboratuar Hizmeti Veriyor Olmaları Hususunda Ayrıdır
Enfeksiyon hastalıkları uzmanı, hastasının belirti ve bulgularını değerlendirerek enfeksiyon hastalığının ön tanısını bazen de tanısını koyar. Hekim, olası enfeksiyon bölgesinden uygun örneklerin alınmasını ve laboratuara gönderilmesini sağlar. Laboratuar sonuçlarını da dikkate alarak, enfeksiyon hastalığının tedavisini belirler, hastasını tanı ve tedavi sürecinde takip eder. Hastalığa veya tedaviye bağlı gelişebilecek istenmeyen komplikasyonlar konusunda hastasını izler, gerektiği durumlarda bunları tedavi eder. Birbiriyle çok yakın ilişkili olan bu iki bilim dalının yolları hasta veya laboratuar hizmeti veriyor olmaları hususunda ayrıdır, pratik uygulamada da ayrılması gereklidir. Zira her biri tek başına son derece önemli işlemleri yerine getirmek için çalışmakta ve bu işlemlerin her biri tam zamanlı dikkatli çalışma gerektirmektedir.
Nasıl İyi Bir Cerrah, İyi Bir Patoloji Bilgisine Sahip Olmalıysa, İyi Bir Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Da İyi Mikrobiyoloji Bilgisine Sahip Olmalı
Nasıl iyi bir cerrah, iyi bir patoloji bilgisine sahip olmalıysa, iyi bir enfeksiyon hastalıkları uzmanı da iyi mikrobiyoloji bilgisine sahip olmalıdır. Ancak aynı örnekte devam edecek olursak; nasıl bir cerrah karşısına çıkan dokunun görünüşünden sıklıkla iyi huylu/kötü huylu ayrımını yapabilse bile mutlaka patolojiye örnek gönderip uzman görüşünü dikkate alıyorsa; enfeksiyon hastalığının etkenini belirleyecek kişi de Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanı olmalıdır.
Mikrobiyologların 4 Temel Görevi Var
Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanlarının görevlerini anlatan Doç. Dr. Karahan, “Mikrobiyoloji uzmanları çalıştıkları kurumda, bölgede ve toplumda enfeksiyon etkenlerinin dağılımını, ne sıklıkta hastalık oluşturduğunu belirler. Bu etkenlerin enfeksiyon oluşturmasına yol açan faktörleri tespit ederek, enfeksiyonların sıklığını azaltmaya yönelik çalışmalar yapar.
Amacımız enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkmasını ve yayılmasını engellemek. Tıbbi mikrobiyoloji; bakteri, virüs, parazit ve mantarlar gibi insan sağlığını tehdit eden bütün mikropların laboratuvarda belirlenmesi için tanının konması kadar, indirekt tanı (enfeksiyon geçiren kişinin kanında bu mikroba karşı oluşmuş bağışık yanıt elemanlarını araştırarak etkenin belirlenmesi) için de uğraşır.
Tüm bu açılardan bakıldığında mikrobiyologların 4 temel görevi var:
- Enfeksiyon hastalıklarından muzdarip hastaların araştırma, tanı, tedavi süreçlerinde klinik konsültasyon sunumu.
- Tedavi sürecinde enfeksiyon kontrol programlarının kurulması ve yürütülmesinin sağlanması.
- Halk sağlığı ve bulaşıcı hastalıklar konularında önleme ve epidemiyolojik araştırmalar.
- Tanı amaçlı mikrobiyoloji laboratuvarının bilimsel ve yönetsel süreci. Bu yetki, Tıpta ve Diş hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’ne göre sadece Tıbbi (Klinik) Mikrobiyoloji uzmanına verilmiştir.
Dünyadaki Ölümlerin Yüzde 25’i Bulaşıcı Hastalık Kaynaklı
Bulaşıcı hastalıklardan dünya üzerinde yüzde 25 civarında ölüm görülüyor. Bazı ülkelerde bu oran yüzde 50’ye kadar çıkabiliyor. Ayrıca HIV, SARS gibi yeni enfeksiyon hastalıkları çıkabildiği gibi verem veya boğmaca gibi kurtulduğumuzu sandığımız bazı hastalıklar da yeniden önem kazanmaya başlayabiliyor.
Bağışıklık Sistemi Mikroorganizmalara Karşı Savunma ile Olur
Günümüzde, çok daha erken doğan prematür bebekler yaşatılabilir olmuş, insan ömrü seksenli yaşların ötesine uzamıştır. Birçok kanser türü bugün başarıyla tedavi edilebilmekte, birçok iflas eden organın nakli yapılabilmekte, kronik hastalıklar dediğimiz ömür boyu hastaya yoldaşlık yapacak hastalıklar başarıyla kontrol altına alınabilmektedir. Tüm bu umut verici gelişmeler, bağışıklık sistemi zayıflamış, bu nedenle de enfeksiyon hastalıklarına karşı daha duyarlı hale gelmiş hastalarla giderek artan sıklıkta karşılaşmamıza neden oluyor. Bu kişiler, normal şartlar altında enfeksiyon hastalığına neden olmayan bazı mikropların da etken olarak karşımıza çıkmasına neden olmuştur. Bu noktada, gerek Enfeksiyon Hastalıkları, gerekse Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanlarının görevleri her geçen gün ağırlaşmakta bu iki dalın uzmanlarının omuz omuza çalışması gerekliliği her zamankinden daha önemli hale gelmektedir.
Tıbbi Mikrobiyolojinin Aktif Çalışma Konuları Çok Çeşitlidir
Son yıllarda yeni telaffuz edilmeye başlayan biyoterörizm konusu da hükümetlerin çok fazla harcama yaptığı kalemlerden birisidir. Bugün bazı mikropların, bazı hastalıkların tedavisinde kullanılması üzerine de araştırmalar hızlandı. Kanser tedavisinde hedefe yönelik ilaç uygulamaları bunlar arasında sayılabilir. Aşı üretimi sayesinde, çiçek ve çocuk felci gibi enfeksiyon hastalıkları ortadan kaldırılmış, birçok etkenin görülme sıklığı ve neden olduğu enfeksiyonlar azaltılmıştır. Aşı geliştirme çalışmaları da Tıbbi Mikrobiyolojinin aktif çalışma konularından biridir” dedi.
Kaynak: Sağlık Dergisi – Esra Öz