Kanser tedavisi sürecinde yapılan bazı temel beslenme hatalarının hastalara ciddi zararlar verebildiğini ve kimi zaman tedavinin aksamasına neden olduğunu belirten Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, tedavi gören hastaların özellikle doğal yollarla üretilmemiş ve geleneksel olmayan işlenmiş tüm gıdalardan uzak durması gerektiğini söyledi. Kanser hastalarının bilgi kirliliği nedeniyle kimi zaman çok ekstrem beslenme hataları yapabildiğini dile getiren Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlami, “Bilgi kirliliği nedeniyle her duyduğu beslenme önerisini uyguladığı için tedavisi aksayan hastalarımız bile oluyor. Faydalı olduğunu düşünüp sirke suyu içen ve boğazı yandığı için tedavisi durdurulan hastalarla kaşılaşıyoruz” dedi.
Kanser tedavisi gören hastaların öncelikle doğal beslenme sisteminin dışına çıkmaması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Sağlam, hastaların kesinlikle alternatif tıp ve mucizevi beslenme önerilerinden uzam durması gerektiğini vurguladı. Antalya’da süren ve Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği (TROD) tarafından düzenlenen 12. Ulusal Radyasyon Onkolojisi Kongresi’nde sorularımızı yanıtlayan Prof. Dr. Sağlam, ”Kanser tedavisi gören hastalar, her duyduklarına inanmamalıdır. Tedavi bütüncül olarak yürütülmesi gereken bir süreçtir. Hastalar öncelikle hekimlerinin öneri ve uyarılarını dikkate almalıdır. Hiçbir şeyi abartmadan yapmak gerekir. İyi geleceğini düşünüp sirke suyu içip yemek borusunu yakarak tedavi alamayan hastalarımız var” dedi.
Doğal yolla üretilmiş katkısız besinler tercih edilmeli!
Hasta yakınlarına hastaların beslenmesi konusunda önemli görevler düştüğünü dile getiren Prof. Dr. Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hastaların öncelikle doğal yolla üretilen besinleri tercih etmeleri gerekir. Daha az şeker kullanmalı, et süt ve yumurta gibi protein ağırlıklı besinleri tüketmek önemlidir. Daha az sentetik ürünler kullanmalıdır. Süt ve yoğurt bunlar içerisinde özel bir öneme sahiptir. Zira yoğurt ana kaynaklarımızdan birini oluşturmakla ve yediklerinizin içindeki zehirleri tutarak kaynaklarımızı yenilemektedir. Benzer şekilde çok iyi bir hayvansal protein olan yumurta da uygun koşullarda üretildiği taktirde mutlaka alınması gereken bir gıdadır.”
Kanser hastalarının D vitamini düzeyleri kontrol edilmedir!
Son yıllarda yapılan pek çok bilimsel çalışmanın kanser hastalarının D vitamini düzeylerinin kontrol edilmesi gerektiği önerisinde bulunduğunu belirten Prof. Dr. Sağlam, “D vitaminin yeterli seviyede olması kanser tedavisini olumlu etkilemektedir. Ancak çok yüksek D vitamini seviyeleri sorun yatabiliyor. Bu edenle tedavi alacak hastaların mutlaka öncesinde D vitamini düzeyinin ölçülmesi öneriliyor. Eğer D vitamini düzeyi düşükse bu hastalara D vitamini takviyesi yapılabilir. Yine baş boyun kanseri tedavi görecek hastaların öncesinde ağız kontrolünden geçirilmesi ve bir diş hekimine uğraması önerilmektedir. Radyoterapi uygulamaları sırasında oluşabilen ağız ve boğaz yaraları konusunda hastalar düzenli aralıklarla kontrollerden geçirilmelidir” dedi.
Kanser hastaları ne yemeli, hangi gıdaları tercih etmelidir?
Kanser hastalarının tüketmesi gereken gıdalarla ilgili önerilerde bulunan Prof. Dr. Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü: Kuşkusuz tavuk için de aynı kural geçerli olup, gerçek tavuk çok kıymetli bir gıdadır ve şifa vericidir. Oysa yarı sentetik et olarak üretildiğinde bunun faydası yoktur. Hala güvenle ve mutlaka tüketilmesi gereken gıdalar kuru fasulye, mercimek gibi kuru bakliyat ve kemikli koyun eti. Koyun üretim açısından meraya çıkarılmak zorunda olduğundan büyük baş hayvanların etlerinden daha güvenlidir. İyi pişmiş kırmızı etin zararı olduğu gösterilmemiştir. Balık da hastalarımızın mutlak tüketmesi gereken ürünlerden olup özellikle dip balıklarından kaçınmak gerekir.
Karbonhitrat ve yağlı gıdalardan olabildiğince uzak durmak gereklidir. Hamur işleri kesinlikle yenilmemelidir. Şeker hayatımızdan hemen hemen çıkarılması gereken gıdalardandır. Kullanılacak ise en az işlenmiş hali ile kullanılması tercih edilmelidir. Bal şifacı olarak bilinip çok tüketilen bir üründür. Makul ölçülerde tüketildiğinde bal, meyve ya da pekmezden alınan şekerden bir zarar gelmez. O nedenle şekerden tamamen uzak durulmalıdır diye bir düşünce tartışmalıdır. Ama ne olursa olsun saf alınmasından uzak durulmalıdır. Yani balı kahvaltıda tüketirseniz sorun yok, ama kaşık kaşık yerseniz zararlı olması kaçınılmadır.
Zeytinyağı faydalı bir gıda olmakla beraber bolca tüketelim diye bir yaklaşım da elbette hatalıdır. Yeterince tüketilmelidir, ama mutlaka soğuk sıkım sızma zeytinyağı olmalıdır. Zeytinyağının faydası natürel olmasıyla ilgilidir, alıp da aşırı işlemden geçirirseniz faydalı kısmı ortadan kalkar.
Meyveler belli miktarda tüketilmesi gereklidir. Taze meyve suyunu içmekte bir sakınca yoktur, fakat aşırıya giderseniz durum değişir. Zira meyve bir bütündür, siz bunun sadece suyunu içeceğim derseniz, diğer kısımlarından mahrum kalırsınız. Oysa bizim sağlıklı kalabilmemiz için bağırsaklarımızın da beslenmeye ihtiyacı vardır, yani yenilen gıda tam olmalıdır, posa oluşturmalıdır ki, kalın bağırsaklardaki bakteriler beslenebilsin.
Vitamin kullanımının faydaları net olmamakla beraber D vitamini özellikle Meme kanseri, barsak tümörleri ve prostat kanserli hastalarda faydalı olduğu gösterilmiştir. Kanserden korunmada ve yaşam sürelerinde etkili olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur.
Radyoterapi ve beslenme! Hastalar için temel öneriler
Günümüzde radyoterapi teknik ve cihazlarındaki modern gelişme sayesinde yan etkilerin oldukça azaltılmıştır. Üç boyutlu ve yoğunluk ayarlı radyoterapi ile kanserli dokularda yüksek dozlarda ışınlarken sağlam komşu organlara daha düşük dozlar verilebilmektedir. Bu teknolojik ilerlemelere rağmen özellikle kemoterapi ile radyoterapi uygulamaları yan etkileri arttırabilmekte ve hastanın yaşam kalitesinde bozulmalara yol açabilmektedir.
Baş-boyun, akciğer, yemek borusu gibi organların ışınlanması, ağız içi ve yemek borusu mukozasında bozulma, yutma güçlüğü, ağız kuruluğu, tat değişiklikleri gibi yan etkiler oluşturmaktadır. Tedavi öncesi ağız hijyeni bozuk olan ve tedavi sırasında özenli ağız bakımı yapmayan kişilerde bu yan etkiler daha kısa sürede ve daha şiddetli gözlenmektedir. Sindirim sistemi ve genitoüriner sistem tümörlerine ait batın ve pelvis bölgesi ışınlamalarında ise bulantı, kusma, ishal, kramp tarzı karın ağrısı, idrar ve dışkılamaya ait yan etkiler ağırlık kazanmaktadır. Mesane ve barsağın son kısmı olan rektumun duyarlılaşmasına bağlı bulgular ilaç tedavisi gerektirebilmektedir.
Bu durumda hastanın beslenmesi de gelişen yan etkilere bağlı olarak bozulmaktadır.
Yapılan klinik çalışmalarda, radyoterapi öncesi vücut ağırlığı ve genel performans durumu iyi olan olguların tedavi uyumunun daha iyi olduğu gösterilmiştir. Radyoterapi sırasında diyetisyen takibinde besin desteği alan baş-boyun tümörlü hastalarda yan etkilerin anlamlı ölçüde azaldığı kaydedilmiştir.
Baş-boyun bölgesi, akciğer ve yemek borusu ışınlamalarında:
-Tedavi sırasında dişler düzenli fırçalanmalı, tuzlu-karbonatlı gargaralarla düzenli ağız bakımı yapılmalı, pamukçuk gelişirse tedavi edilmeli, dil pası temizlenmeli
-Günde 8-10 bardak su içilmeli
-Sigara ve alkol kesinlikle kullanılmamalı
-Yan etkiler ortaya çıkana kadar normal beslenmeye devam edilmeli ancak mukozayı tahriş edecek asitli ve acı-baharatlı vb. yiyeceklerden uzak durulmalı
-Sulu yumuşak gıdalar tercih edilmeli. Et suyu-tavuk suyu çorbalar ve sütlü tatlılar protein yönünden oldukça zengindir.
-Her gün en az bir yumurta tüketilmesi tavsiye edilir. Yumurta saf protein kaynağıdır ve kolesterolü yüksek olan olgular bile güvenle tüketebilir.
-Gıdalar oda sıcaklığında olmalı, çok soğuk veya kaynar tavsiye edilmez.
-Diyetisyen kontrolünde, haftalık kilo ve vücut-kitle indeksi, vucüt yağ, protein ve su oranları takip edilmeli, gereklilikte protein ve kalori desteği amacı ile sıvı veya toz formda bulunan hazır mamalar kullanılabilir. Glutamin adlı aminoasitin mukoza hasarını ve yutma güçlüğünü azaltan katkısı klinik çalışmalarda kanıtlanmış olduğundan uygun dozlarda kullanılması önerilmektedir.
-Baş-boyun bölgesinden radyoterapi alacak olgular radyoterapi öncesi mutlaka diş hekimine giderek diş ve dişeti hastalıklarını tedavi ettirmelidir.” (Kaynak: Medikalakademi)
Uzm.Dr.Erdinç Nayır Twitter Adresi: https://twitter.com/dronkoloji