Milliyet’ten Prof. Dr. E. Murat Tuzcu’nun köşe yazısı: İsminde biber olduğu için “Yediğimiz bir besinden kaynaklanan bir madde ne kadar zararlı olabilir” diye düşünülebilir. Halbuki, biber gazına maruz kalanlarda çok ciddi sağlık sonuçlarının ortaya çıkması pekâlâ mümkün
Son bir kaç gündür dünyadaki birçok televizyon kanalının haber programlarında Taksim’de göz yaşartıcı bombanın etkisiyle kıvranırken, sıkılan biber gazıyla görmez hale gelen insanların içler acısı durumu gösterildi. Yetkililer biber gazının uzun dönemde sağlığa olumsuz etki yapmayan, rahatsız edici olsa da ciddi zararları olmayan bir kitle kontrol aracı olduğunu söylüyor. Acaba bu iddialar ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Biberden yapılıyor
İsminde biber geçtiği için “Yediğimiz bir besinden kaynaklanan bir madde ne kadar zararlı olabilir” diye düşünülebilir. Bu cümlenin ilk bölümü ne kadar doğruysa, ikinci bölümü de o kadar yanlıştır. Polisin protestocuların üstüne sıktığı gaz, acı biber usaresinin sıvıyla basınç altında karıştırılmasıyla yapılır. Tahriş edici özelliği, en acı biberlerden bin kat yüksektir.
Biberlerin acılığı geçen yüzyılın başında Wilbur Scoville adlı Amerikalı bir ilaç bilimcinin belirlediği bir ölçeğe göre belirlenir. Dolmalık biberin Scoville değeri sıfırdır, ülkemizde çok acı olan cin biberlerine benzeyen, jalapeno biberinin değeri ise 5 bin civarındadır. Polisin kullandığı biber gazının Scoville değeri ise muhtemelen 5 milyon civarındadır.
Bilmeden, çok acı bir biberi ısırdığınızda ağzınızın, dudaklarınızın nasıl yandığını, gözünüze dokunduysanız ne kadar şiddetli bir yanma ve kaşıntı hissettiğinizi unutmanıza imkân yoktur. Polisin sıktığı gazda acı biberin ana maddesi olan kapsaisin vardır. En acı biberdekinden çok daha yoğun biçimde kapsaisin içeren gaza maruz kalan insanların ıstırap içindeki hallerini anlamak için bir zamanlar ısırdığımız biberi hatırlamak yeterlidir.
Biber gazı zararsız mı?
Elimizde biber gazının tehlikeli olmadığını gösteren güvenilir bilimsel çalışmalar yok. Bu konuda yapılmış en geniş derlemeyi 1999’da ABD’nin Kuzey Karolina ve Duke Üniversitelerindeki bilim insanları yayınladı. Bu makaleyi ve atıfta bulunduğu kaynakları inceledikten sonra varılabilecek bir tek sonuç var, polisin kullandığı biber gazına maruz kalanlarda çok ciddi sağlık sonuçlarının ortaya çıkması pekâlâ mümkün.
Biber gazının ölüme yol açabileceğini düşündürten olgular var. Uzun süreler ve tekrar eden biçimde gaz sıkılanlarda ciddi sorunlarının görülme riski daha yüksek. Özellikle solunum ve kalp damar hastalığı olanlarda, biber gazının sağlık dengesinin bozulmasının tetiğini çektiği biliniyor.
Sorun sadece biberdeki kapsaisinle sınırlı değil. Sıkılan gazda üreticisine göre değişen miktarlarda alkol, organik çözücüler, parçacıkları taşıyan özel sıvı maddeler, nitrojen, karbondioksit, hidrokarbonlar var. Bu maddelerin yüksek dozda ciğerlere veya sindirim sistemine girmesi sinir sisteminde, kalpte, damarlarda ve akciğerlerde ciddi sorunlara yol açabilir.
İlk hedef gözler
Biber gazından en çok etkilenen organların başında gözler geliyor. Şiddetli yanma, batma, yangıya bağlı kızarma ve şişme, yaşarma ve istemsiz olarak gözleri yumma sık rastlanan belirtilerden. Gözün ortasındaki renkli bölüm olan korneanın hücrelerinde zedelenmeler oluyor.
Bu hücreler bir kaç hafta içinde iyileşiyorlar. Uzmanlar altta yatan kornea hastalığı varsa ya da tekrar eden hücumlara maruz kalınırsa iyileşmenin o kadar kolay olmayabileceğini belirtiyor. Tıp literatüründe polisin sıktığı gazdaki biberin ve onun dışındaki kimyasal maddelerin korneada kolay iyileşmeyen derin yaralar açtığının örnekleri var.
Deride yanma kızarma
Biber gazından hemen her zaman etkilenen organımız derimizdir. Karıncalanmayla başlayan giderek artan şiddetli bir yanma hissiyle ve kızarıklıkla seyreden gaz etkisi bazen deride yaralara da yol açar. Tekrar maruz kalındığında deri daha ciddi biçimde etkilenebilir, yanıklar ve yangı sonucu renk değişiklikleri oluşabilir.
Mukoza dediğimiz ağız ve burnun içini döşeyen hücreler biber gazına karşı çok hassastır. Gaza maruz kalan kişilerde burun ve boğazda yanma, salgılarda aşırı artış, hapşırma nöbetleri bulantı, öğürme görülür. Bu ani değişiklikler biber gazının toksik etkisinden ve yol açtığı yoğun yangıdan kaynaklanır. Yangı vücuttaki tüm sistemleri etkiler.
Solunum yolu düşmanı
Biber gazı solunacak olursa dudaklardan başlayarak akciğerlerin en uç noktalarına kadar solunum sisteminin her santimini tahriş eder. Biber üretiminde kapalı ortamlarda çalışan işçilerde öksürük ve astım benzeri şikâyetlerin olduğu biliyoruz. Böyle bir ortama göre biber gazındaki kapsaisinin miktarının çok daha fazla olduğu düşünülürse, ciddi solunum sistemi sorunlarının çıkmasına şaşmamak gerekir.
Gaz gırtlak çevresindeki kasların sinirlerini uyararak şiddetli bir büzüşmeye neden olabilir. Bir çoğu bir iki dakika içinde çözülür. Ender de olsa spazmın gevşemediği ve hava geçişi olmadığı için ölümle sonlanan olgular vardır. Soluduğumuz oksijeni akciğerlere götüren bronş denilen hava yollarının büzüşmesi ise astım benzeri bir tabloya yol açabilir. Bu durum özellikle kronik akciğer hastalığı olanlarda, uzun süredir sigara içenlerde, astımı olan kişilerde ciddi bir tehlike oluşturur.
Kronik akciğer hastalığı olmasa bile, kişi solunum sistemi enfeksiyonu geçirmekte ise biber gazıyla temas edecek olursa kılcal damarların geçirgenliğinin 60 kat artabileceğini düşündüren hayvan çalışmaları var. Bu da, gazı içine çeken kişinin akciğerlerinin, kılcal damarlarda sızan sıvıyla dolmasına yol açabilir. Akciğer ödemi denilen bu durumun hayati tehlikesi vardır.
Kalp damar hastalıkları
Biber gazının çarpıntı ve yüksek tansiyon yaptığı bu yolla kalbe ek yük bindirdiği biliniyor. 2012 yılında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden bildirilen bir olguda, gaza maruz kaldıktan hemen sonra kalp krizi geçiren bir kişideki tıbbi özellikler anlatılıyor.
Kalp damar sistemini ve akciğerleri kısa süre içinde ve şiddetle etkileyen gazın kalp krizinin tetiğini çekmiş olması muhtemel. Gazın etkisiyle solunum durmasıyla beraber kısa süreli kalp durmaları olduğu da biliniyor. Bazı ani ölümler çok yavaşlayan kalbin toparlanamamasına bağlanıyor.
Son söz: “Öldürücü değil, kalıcı olumsuz etkisi yok” dense de, biber gazının güvenli olduğunu gösterir geniş kapsamlı sistematik bir tek bilimsel araştırma bile yok. Ama bu gazın masum bir kitle kontrol aracı olmadığını düşündürten epeyce veri var. ABD’de piyasaya çıktığı 1980’lerden bu yana 100’den fazla kişinin biber gazı sıkıldıktan sonra hayatını kaybettiği, biliniyor. Ülkemizde her türlü gösteride genç yaşlı demeden yaygın olarak kullanılan bu silahın yaratacağı bir trajedi sonrasında sorumluların “Böyle etkileri olacağını bilemezdik” deme olanakları yok.