Sağlıkta tekelleşme tartışması

Türk Toraks Derneği (TTD) Sağlık Politikaları Çalışma Grubu, Türkiye’deki sağlık kurumlarının hepsinin tek elden yönetilmesinin ve sağlık hizmetlerinin tekelleşmesinin, gerek hastalar gerekse sağlık çalışanları için çok uygun olmayacağını savundu.

Üniversite hastanelerinin işletmesinin Sağlık Bakanlığı’nda olması önerisine ilişkin TTD Sağlık Politikaları Çalışma Grubu tarafından yapılan açıklamada, sağlık hizmeti veren kamu kurumlarının karşılıklı ortak kullanıma açılması, bu kurumlar arasında iş birliği yapılması, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması amacıyla yatırımların birlikte planlanması, bina ve fiziksel alanlar, ekipman ve teknik donanım ile insan kaynaklarının uygun bir planlama ile karşılıklı paylaşılmasının, kamu yönetimi, asistan ve öğrenci eğitimi bakımından son derece gerekli ve bugüne kadar uygulanması çok geç kalınmış bir argüman olduğu vurgulandı.

”Türkiye’deki sağlık kurumlarının tek elden yönetilmesi ve sağlık hizmetlerinin tekelleşmesinin, gerek hastalar gerekse sağlık çalışanları için çok uygun olmayacaktır” ifadelerine yer verilen açıklamada, ”Tüm hastanelerin bir elden yönetilmesinin, sağlıktaki farklı tarafların, ihtiyaçların, taleplerin, beklentilerin karşılanmasında sorunlara yol açacağını, çeşitliliğin, yaratıcılığın, üretkenliğin azalmasına neden olabileceğini öngörüyoruz” denildi.

Üniversite hastanelerinin bazılarının ekonomik sorunları olduğunun bilindiği belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

”Bunda işletmecilikten kaynaklanan sorunların önemli bir rolü olabileceğini inkar etmiyoruz. Ancak, üniversite hastanelerinin ekonomik sorunlarının, sadece kötü işletmeciliğin bir sonucu olduğu savına katılmıyoruz. Örneğin; bu kurumlara eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetleri için hiçbir ödenek verilmemesinin, hizmet verdikleri hasta profili dikkate alınmadan yapılan SGK geri ödemelerinin adalet ve hakkaniyete uygun olmadığına inanıyoruz. Üniversite hastanelerinde aynı rektörlüğe bağlı olmalarına rağmen başhekim ve dekan ayrımının yer yer ciddi sorunlara yol açtığı deneyimini ve eğitim, araştırma işlevi ile sağlık hizmetinin ayrılmazlığını (birlikte, aynı zamanda ve aynı ortamda, aynı materyal üzerinde, aynı aktörlerce gerçekleştirilecek olması) dikkate alarak, işletme tarafı ile eğitim/araştırma tarafının farklı otoritelerce yürütülmesinin ciddi sakıncalar doğurabileceğini düşünüyoruz.”

Açıklamada, Rize, Erzincan ve Marmara Üniversitesi gibi kurumlarda, tıp fakültesi öğretim üyelerinin yeterli ek ödeme alabilmek için günde 80-90 adet poliklinik hastasına baktığı, sağlık hizmeti vermekten bilimsel araştırma ve yayın yapamadığı, eğitim faaliyetlerinin mesai saatleri dışına kaydırılmasının dile getirildiği belirtildi. Öğretim üyelerinin sadece birer uzman hekim olarak görüldüğü ve bu kategoride hizmet vermelerinin istendiği gibi duyumların endişe verici olduğu vurgulandı.

Açıklamada, Sağlık Bakanlığının işletmeciliği devralmak yerine başarılı olduğu alanlarda deneyim ve birikimlerini üniversite hastaneleriyle paylaşmasının, insani, fiziki ve teknolojik kaynakların ortak kullanılmasının daha iyi bir seçenek olabileceği kaydedildi. Gönüllülük esasıyla iyi belirlenmiş ilke ve kurallar çerçevesinde yapılacak mutabakatlarla farklı kurumların farklı kimlik, amaç, misyon, vizyon ve hedefleri korunarak bir işbirliği gerçekleştirilebileceğine inanıldığı belirtildi.

Açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi:

”Tek taraflı öneri ve projeler yerine, ülkemiz, kurumlarımız ve hastalarımız için daha verimli olabilecek böyle bir işbirliğinin kurgulanması için her bir üniversite hastanesi ile Sağlık Bakanlığının üniversite hastanelerinden sorumlu birimi/yetkilileri arasında bir çalışma yapılabilmesini umuyoruz. Afiliye olmak isteyen kurumların, hangi kaynakları, ne ölçüde ve nasıl birlikte kullanabileceklerini kendilerine özel ve koşullarına uygun birer sözleşme metniyle belirlemeleri gerektiğine inanıyoruz.”

Kaynak: Habertürk

İLGİLİ YAZILAR

10,259BeğenenlerBeğen
11,061TakipçilerTakip Et
8,931TakipçilerTakip Et

TUS’da Başarının Yol Haritası

Hayatta attığın her adım sana özel olmalı Sen gülmelisin hayatına Sen tutmalısın yüreğinde geleceğini Hüzün de neymiş , ne işe yarar ki? Ben yapamam diyerek, ne kadar adım...